İlk toplantı, ANAP eski Afyon Milletvekili Gaffar Yakın'ın
girişimiyle başladı.
Gaffar bey, ülke meseleleriyle yakından ilgili bir siyasetçi.
Ülkenin gidişatı ve geleceği adına kafa patlatan bir
vatansever.
Gidişattan O da kaygılı.
Bu kısır döngünün ancak “Merkez sağ” diye bilinen siyasi
geleneğin ihya edilmesiyle mümkün olacağını düşünüyor. “Tek başıma da kalsam,
bu arayışı sürdüreceğim” dedi.
Ki, siyasi denklem de bunu gösteriyor.
AKP'nin içinde en az yüzde 30 oranında merkez sağ oy var.
DYP'den, ANAP'dan ve benzeri siyasi görüşlerden oy kümeleri.
Rahmetli Bölükbaşı'nın “zelzele çadırı” diye nitelediği,
kendileri için geçici buldukları bu yerde “daimi iskân” için inşa edilecek
konutlarını bekliyorlar.
Bitince hemen taşınacakları aşikâr.
Zira, bulundukları yerde adam yerine konulmadıklarını,
sadece oy için dolgu malzemesi gibi kullanıldıklarını hissediyorlar.
Mutlu değiller.
Onun içindir ki bu yeri sahiplenmiyorlar.
“Evim de evim!” diyorlar.
Ama önlerine düşüp, “hadi taşınalım!” diyen yok.
İşte Gaffar Yakın, bu yolu açmak için yollara düşmüş.
İlk toplantı, geçtiğimiz Cuma günü Anadolu Kulübü'nde eski
DYP'lilerle yapıldı.
Sonraki toplantı ANAP'lılarla olacak.
DYP'nin ağır topları oradaydı.
Toplantıya eski Milli Eğitim Bakanlarından Ali Naili Erdem
başkanlık etti.
Esat Kıratlıoğlu'ndan tutun, Nevzat Ercan'a varıncaya kadar
50'ye yakın eski parlamenter ve bürokrat.
Söz alanlar, “gidişatın iyi olmadığı, ülkenin felâkete
sürüklendiği” görüşünde ittifak halinde.
Merkez çatı olarak DP'yi düşünüyorlar.
DP sevdalılarından olan yazar Mustafa Nevruz Sınacı
güncellenmiş program ve tüzük, tazelenmiş bir yönetimle DP çatısı altında yola
devam edilmesini savundu.
Bu görüşe itiraz eden çıkmıyor.
Başka alternatifler de düşünebilir elbette.
Ana konu; “Merkez Sağ”ın yeniden yapılanması ve siyasette
yeniden var edilmesi.
Merkez Sağın olmadığı bir siyaset noksanlıkla malül.
Herkes bunun bilincinde.
Günün en önemli konuşması ve vurgusu Ali Naili Erdem'den.
Herkesi dinledi, sonra her şeyi toparlayan etkili bir
konuşma yaptı.
Ellerin, taşın altına konulma zamanıydı.
Dostoyevski'nin sözünü hatırlattı:
“Suallerime cevap arıyorum. Suallerine cevap bulamayanlar
ızdıraplar içindedir” dedi.
“Hatip, elfaz-ı galizelere sığınmayan adamdır” dedi.
Adnan Menderes sığınmadı, Demirel sığınmadı, Özal sığınmadı
vurgularını yaptı.
Böylece, sığınanın kim olduğunu anlatmış oldu.
“Düşünüyorsam vurun!” dan, “Düşünüyorsam varım!” noktasına
gelmek zorunda olduğumuzu hatırlattı Erdem.
AP Grup Başkanı iken, 1963'lü yıllarda İnönü'ye sormuş:
“Sizce 1 numaralı mesele nedir Paşam?” demiş.
O da “Kişiliktir, şahsiyettir” demiş.
Siyasette kişiliğin önemine değindi.
Siyasetin, “kişilik” arayışında olduğunu hissettirdi.
Merkez sağ, kişilikli bir siyaset için, kişilikli bir lider
arıyor.
Bakalım, ortaya çıkacak mı?
Mehmet Necati Güngör
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder